70’lerde Richard Bandler ve John Grinder, birbirinden ayrı karakter ve kişilik yapısına sahip insanlarda değişim yaratabilen iletişim dehası kişilerin ortak özelliklerini araştırırlar. Bu özellikler öğrenilebilir, öğretilebilir ve tekrar edilebilir mi sorusuna cevap ararlar. Bilinçsiz yeterlilik boyutu bilinçli yeterliliğe nasıl evrilir? Sonuçta NLP kavramı ortaya çıkar.
NLP anlam olarak “Nöro Linguistik Programming” (Zihin Dili Programlama) demektir.
Nöro: Beş duyu organımızı kullanarak deneyimlerinizi bilinçli veya bilinçdışı süreçlere dönüştüren sistemdir. Beynimizin ve sinir sistemimizin tüm görevlerini ifade eder. NLP’nin en çok üzerinde durduğu konu, nörolojik süreçlerin etkinliğini artırmak ve onu yönetebilme becerisini kazanmaktır.
Linguistik: Dilin deneyim ve tecrübelerimize anlam kazandırmak ve bu deneyimleri kendinize ve başkalarına aktarmak için kullandığımız sözlü veya sözsüz ileti ve sembolleri temsil eder. Yani ne ile düşündüğümüzü, konuştuğumuzu ve duygularımızı kodlayarak nasıl ilettiğimizin sistemidir.
Programlama: Hedefimize ulaşmak için kullandığımız zihinsel programlardır. Bu programların kalitesi yaşam kalitesini belirler. Her türlü tecrübe, iyi veya kötü olsun, bir zihinsel programın sonucudur.
Nöro Linguistik Programlama, insan davranışı ve iletişiminin sihir ve yanılsamalardan oluşan özel dünya ile ilgili bir model; tecrübelerimizi mümkün kılan algı ve davranışların bileşenlerinin araştırılmasıdır. NLP ismi davranış kodlamak, aktarmak, rehberlik etmek ve değiştirmek için tüm insanlar tarafından kullanılan temel işlem olduğunu iddia ettiğimiz şeyi simgeler.
Davranış, sinir sistemi temsillerinin (ki bunlar görüntüler, sesler, hisler, kokular ve tatlardır) bir araya getirilip bir sıraya dizilmesi suretiyle programlanır; bu davranışın bir karar vermeyi, bir futbol topuna vurmayı, karşı cinsten birine gülümsemeyi, bir sözcüğün hecelenişini gözle canlandırmayı ya da fizik öğretmeyi içermesi hiç fark etmez. Belli bir girdi, bir uyaran, bir dizi içsel temsil aracılığıyla işlenir ve özgül bir davranışsal sonuç üretilir.
Kısaca nasıl düşündüğümüz, ne ile düşündüğümüz ve bu düşünceleri davranışa nasıl aktardığımız ayrıca bu aktarımlarla ne tür sonuçlar oluşturduğumuz yaşam kalitemizi oluşturur. Programlar değişirse davranışlar, duygular ve eylemler de değişir. NLP, prensipleri temelinde bir iletişim aracı olarak kullandığımız dil ve dilin günlük etkileşimlerinde yarattığı sihirli (hipnotik) sonuçlardan bahsetmektedir. Kendi deneyimlerimizi değiştirmeyi ve beynimizde olup bitenler üzerinde belli bir denetim kurmayı öğrenmek NLP ile mümkün hale gelmektedir.
NLP’yi özetle 4 temel ilke ve beceri üzerine inşa edebiliriz, biri hepsi, hepsi biri için önem taşımakta, güç vermekte ve her biri diğerini bütünleştirmektedir. Bu dört beceri mükemmellik yolculuğunda birbirinden ayrılmayacak ve her zaman karşımıza çıkacak niteliktedir.
1.Yaşamımız kişisel bütünlük ve uyum içinde olmalıdır. Uyum, ilişkilerimizde karşılıklı güvene, açıklığa ve doğallığa ihtiyaç duyar. Uyumun önkoşulu kişinin kendisiyle barışık olmasıdır. Aksi takdirde ilişkilerin başarı şansı neredeyse yok gibidir.
2.Ne istediğini bilmelisin. Peki, bunu nasıl bileceğiz? Birçok insan istediklerine değil istemediklerine yoğunlaşır. Ne istediğini bilmek ve bunun peşine düşmek sonuçta başarı ve mutluluk olarak karşımıza çıkar.
3.Üçüncü temel ilke ise duyusal farkındalıktır. Bir olay ya da durum karşısında duyusal alıcılarımızdan gelen uyarıların beynimizde değerlendirilmesi ve anlamlandırılması yani sezgilerimiz, işimizi ustalığa doğru götüren en önemli bireysel yetkinliktir.
4.Son temel ilke ise esnekliktir. Eğer herhangi bir durumda değişik düşünce ve eylemler varsa hedeflerimize ulaşma ve istediklerimizi yaşama şansımız daha da yüksek olacaktır. Problemler genelde çözümlerin az olduğu ya da hiç olmadığı durumlarda oluşmaktadır.
NLP’nin YARARLARI
– Öğrenme sürecinizi hızlandırır. Böylece değişimlere ayak uydurmanın ötesinde, değişim yaratmamızı, ilgi ve çalışma alanımıza uygun yönetim biçimini bulmamızı sağlayacak bilgi dağarcığımız oluşur.
– İş çevrenizde ve özel yaşamımızda yapıcı etkileşimler kurmamıza yardımcı olur.
– Duyarlılığımız artırarak, davranış ve tutumlardaki titreşimleri sezinleyip yorumlamamızı sağlar.
– Seçeneklerimizi artırır. Etki alanımızı genişletecek esnekliğe ulaşmamızda bizi destekler.
– Çevremizi işbirliğine yönlendirip, bağlılık, coşku gibi duygular uyandırarak ışık saçarız.
– Duygu ve düşüncelerimizi yönlendirerek iç dünyamızın sahibi ve geleceğimizin mimarı olabiliriz.
– Bilinçaltını hareketlendirerek onun gücünü ve kaynaklarını kendi yararımıza kullanabiliriz.